34,7420$% 0.07
36,5578€% 0.17
44,0241£% 0.17
2.949,71%0,22
19.553,00%0,30
3325743฿%-1.16325
25 Mayıs 2024 Cumartesi
Çocukların yüzde 40’ında uyku problemi görülüyor
Depremlere Karşı Tedbir Almak, Sadece Bireysel Bir Sorumluluk Değil, Toplumsal Bir Sorumluluktur.
Havada Bulut Yok Türküsü Üzerinde Bir İnceleme
Bütün çocukları okula kapatalım, mezun olabilen oradan Çıksın.
Muş: Tarih, Doğa ve Sporun Buluştuğu Şehir
Depremlere Karşı Tedbir Almak, Sadece Bireysel Bir Sorumluluk Değil, Toplumsal Bir Sorumluluktur.
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra, “Muş’ta deprem olur mu? Bizim bina güvenli mi?” gibi sorular bize en çok sorulan sorulardan birkaçı idi. Ancak bu sorular, zamanla yerini “Burada bir şey olmaz, bana bir şey olmaz” gibi, bizleri tedbir almaktan alıkoyacak düşüncelere bıraktı. Bu düşünce tarzı, sadece Türkiye’ye özgü değil, dünyanın her yerinde yaşayan insanların çoğunda da mevcut. Bu düşünce tarzına neden olan birazda, doğanın zaman sürecini bizim algılama biçimimizdir. Bir insan için oldukça uzun sayılabilecek 80 ya da 100 yıllık bir süre, doğa için çok kısa bir zaman dilimidir. Örneğin, 6 Şubat’ta yaşanan deprem, yaklaşık 450 yıldır deprem yaşamayan bir bölgede yaşandı.
Türkiye, Dünyanın yer hareketleri bakımından en aktif bölgelerinden biri üzerinde yeralır. Alp-Himalaya Orojenik Kuşağında bulunan Anadolu levhası, Avrasya levhasının güney yönlü , Arap levhasının kuzey yönlü ve Afrika levhasının kuzey yönlü hareketleri nedeniyle batıya doğru yılda yaklaşık 24 mm hareket etmektedir. Bu hareket günümüzden yaklaşık 12 milyon yıl önce başlayan ve halen devam eden bir süreçtir. Büyük levhalar arasında sıkışan ve faylar boyunca hareket eden Anadolu da depremlerin ve birçok yerkabuğu sürecinin gelişmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle, deprem tehlikesi her zaman vardır. Ancak, depremlerin ne zaman ve nerede gerçekleşeceği bilinmediği için, bu riski göz ardı etmek kolaydır.
“Tedbiri al, takdire karışma”, “Eşeğini sağlam kazığa bağlamak” gibi atasözleri, bu coğrafyanın kültürel birikimi toplumsal hafızasıdır. Her şeyden önemlisi yaşanmışlıkların sonucudur. İnsanlara tedbirli olmayı hatırlatır. Yaşadığımız kültürel yozlaşma, her alanı olumsuz yönde etkilemektedir. Çağımızın hastalığı olan “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak”, toplumsal algımızı da olumsuz etkilemektedir. Bu şekilde düşünmek, bize kolaylık sağlayabilir ancak tehlikeli sonuçlara da yol açabilir. Bize uzak gözüken bir tehlike doğa için çok kısa bir süredir. Doğa kendi kuralları içerisinde ve kendi dinamikleri ile işler.
Muş ili için Deprem Tehlikesini belirlemek için ; Prof. Dr. Aydın Büyüksaraç, Prof. Dr. Yunus Levent Ekinci ve Doç. Dr. Hamdi Alkan hocalarla birlikte yaptığımız, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında Muş ili ve çevresinin deprem tehlikesine yönelik bir değerlendirme adlı çalışma ile de bilimsel anlamda Muş ili ve civarının depremselliğine yönelik bir öngörü yakalamaya çalıştık.
Muş ili ve civarında Kuzey Anadolu Fayı Doğu Anadolu Fayı, Akdoğan fayı, Nemrut Fayı, Kavakbaşı Fayı gibi önemli deprem üretecek yapılar mevcuttur. 2010 – 2023 yılları arasında Muş ili ve yakın çevresinde Mw≥4.0 ve daha büyük olan 90’dan fazla deprem meydan gelmiştir. 1900-2023 yılları arasında aletsel büyüklüğü M≥3.0 olan yaklaşık 3900 deprem meydana gelmişken, M≤2.9 olan yaklaşık 11.300 deprem meydan gelmiştir. Bunun anlamı Muş ve çevresi tektonik olarak aktif ve Deprem tehlikesinin var olduğu bir yerdir. 2007 yılından sonra, bölgede meydana gelen depremlerin odak mekanizması çözümleri genellikle doğrultu atımlı fay mekanizmasına sahiptir. Bu depremler genellikle Muş ilinin batısı ve kuzey batısında Karlıova Üçlü Birleşim zonu civarında kümelenmiştir.
Türkiye’nin doğusunda bulunan Muş ili ve civarı, önemli aktif fayların kesişim güzergahındadır ve hem tarihsel hem de aletsel dönemde birçok yıkıcı depreme maruz kalmıştır. Özellikle, Muş havzasının kuzey batısında bulunan Kuzey Anadolu Fay Zonu, Karlıova Üçlü Birleşim Zonu ve Varto Fay Zonu ve Muş ilinin güney-güney batısında bulunan Güney Anadolu Fay Zonu boyunca yüksek depremsellik göze çarpmaktadır.
Deprem üretecek yağılar Muş iline uzak gibi gelse de yaklaşık 500 km uzakta yaşanan 6 Şubattaki depremleri Muş ili 5 şiddetinde hissetti. Mevcut yapılaşma ve şehrin büyüme yönü dikkate alındığında Muş merkezden uzakta meydana gelebilecek 6 ya da 7 büyüklüğündeki depremlerde ilin belirli alanlarında hasar yaşanması kaçınılmazdır.
6 Şubat’ta öğrendiğimiz en öneli şeylerden biri “Doğru zemine doğru bina yapmak” Yaşadığınız ev doğru zemine inşa edilmişse ve doğru bir şekilde yapılmamışsa endişe etmeyin Deprem sizin için sadece sismik bir olaydır. Ama doğru zeminde doğru bina inşa etmemiş iseniz Deprem sizin için bir felakettir. Nasıl bir bedel ödeyeceğiniz sizin seçiminizdir.
Depremlere karşı tedbir almak, sadece bireysel bir sorumluluk değil, toplumsal bir sorumluluktur.
Dr. Öğretim Üyesi İskender DÖLEK
Muş Alparslan Üniversitesi
Afet Yönetim Uygulama Araştırma
Merkezi Müdürü